Tarımda gelecek vizyonu için 5 temel öneri

Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenlenen Gıda Ürünleri ve Teknolojileri Fuarı – WorldFood, yerli ve global sektörün önemli oyuncularını ağırladı. Yaptığımız ziyarette edindiğimiz izlenimde de gördük ki fuarın alanında önemli bir ihtiyacı giderdiğini, koridordaki ziyaretçi yoğunluğundan, stantlardaki insan kalabalığından rahatlıkla anlayabildik. Aldığımız bilgilere göre 5 Eylül Cuma akşamı sona eren gıda fuarı, 40 ülkeden bin 400 firmayı, 3 bin 200 markaya ev sahipliği yaparken, yanı sıra 70 binin üzerinde de ziyaretçiyi ağırladı.

Türkiye’nin tarımsal endüstrisinin devlerinin en yenilikçi ürünleriyle boy gösterdiği fuarda dünyanın dört bir coğrafyasından gelerek stand açan, deniz mahsulleri işletmesi Güney Koreli Wandomom’dan, Suriye Damascus’tan Alahlam’a, Özbekistan Taşkent’ten MK Juices’e yüzlerce marka yer aldı. 100 ülkeden bine yakın satın almacının fuarda olduğu ifade edildi.

SUNAR, TARIMSAL ÜRETİMDE DE, ENDÜSTRİYEL ÜRETİMDE DE VAR

Biz, Adana merkezli hem tarımın üretici kanadında, hem de endüstriyel tarafında olan Sunar Grubu’nu ziyaret ettik, kendilerinden tarımın bu birbirine yapışık iki alanından da değerlendirmeler aldık. Yukarıda ifade ettiğimiz fuar yoğunluğunu Sunar Grubu standında da yakından hissettik. EKONOMİ gazetesi ekibi olarak bizleri stand girişinde karşılayıp, masaya oturtan Sunar Grubu’nun genç Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Mustafa Nuri Çomu, hemen ardından izin istedi ve ticari görüşmesine devam etti. Mustafa Nuri Çomu’nun, “Amcam, ortağımız ve iyi çiftçi” olarak takdim ettiği Sunar Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Çomu’dan ilk olarak ‘iyi çiftçi’ tarifini dinleyerek başladık sohbetimize.

Toprağın, suyun, rüzgarın yani doğada tarıma hizmet eden tüm bileşenlerin değerini bilen uygulamaların bütünü ‘iyi tarım’, kaynakların doğru, verimli ve sürdürülebilirlik döngüsü içerisinde kullanımına çekiyor çiftçisini. Mehmet Çomu, “Bu sene Adana’daki 2 bin dönüm ekili arazim var. Narenciye ağırlıklı, tropik meyveler, muz üretimi, avokado, İspanyol hurması var. Mesela İspanyol hurmasını İspanya’ya ihraç ediyorum çünkü onlara yetmiyor. Yaklaşık 10 yıldır İspanyol hurması üretiyorum yeni yeni çoğalıyor. İç pazarda da tanınıyor” diyor.

Sunar Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Mustafa Nuri Çomu (solda) ve Sunar Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Çomu, EKONOMİ gazetesinden Rüştü Bozkurt ve Mustafa Kemal Çolak’ın sorularını yanıtladı

KENDİ KENDİNİ DÖNÜŞTÜREN POŞET ÜRETTİ

Kendisinden ve Sunar Pazarlama Müdürü Burcu Özaslan’dan bizim de tanıştığımız ve tanıtmak için çok çaba gösterdiğimiz, ‘kendini geri dönüştüren poşet’ ürünleri hakkında bilgi ediniyoruz:

“Bu bir TÜBİTAK Ar-Ge projesi olarak düşünüldü. Çok güçlü bir Ar-Ge Merkezimiz var. Mısır ve nişastanın ilk onaylı Ar-Ge merkezi. Temelinde mısır ürününden elde edildi. Dünyada gördüğümüz fırsatları ve sürdürülebilirlik çerçevesinde de dünyaya katma değer sağlayabileceğimiz illa ticari olmayan ama bizi geleceğe taşıyacak, gelecek nesillere sağlıklı şeyler sunmak için böyle bir fikri geliştirdi aile ve ar-ge ekibimiz. Her anlamda akıllı fikirler üreten fabrikayız. Sunar’ın vitrin ürünü, 180 günde doğada çözünebilen, doğayla barışık, aslında doğayı tükettiğimiz bir ekonomi sistemin imzası. Sadece Mısır nişastası kullanarak yapıyoruz”.

MEHMET ÇOMU: YENİLİKÇİ ÜRÜN PEŞİNDEYİZ

Sohbete katılan Sunar Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Nuri Çomu da “Kalitemize sonuna kadar güveniyoruz, yenilikçi ürüne yönelik yeteneklerimize de. İnovasyon peşindeyiz. Diş macununun, öksürük şurubunun, ıslak kekler, kozmetik ürünlerin ana hammaddesi tek üreticisi olduğumuz ürünlere sahibiz. Geçen sene de kapasitesini artırdık. Türkiye ihracatının 7 katını üretiyoruz. Türkiye’nin ihtiyacını karşılayıp geri kalan kısmını ihraç ediyoruz. Ürünlerimizi Amerika’ya satıyoruz. Türkiye’de var olmayan ürünler geliştirip, dış ticaret açığının azalmasına katkı sunacağız. Yurt unları biraz daha artıracağız” şeklinde konuşarak, grubunun gelecek vizyonu hakkında bilgiler aktarıyor.

TARIMIN GELECEĞİNE YÖNELİK BEŞ TEMEL ÖNERİ

Amca-yeğene merak ettiklerimizi içtenlikle, “sloganlaşmış anlatımın yüzeyselliğinden”  çıkarıp, “dipteki dinamikleri” kavramak için sorduk: Siz tam yetkili olsaydınız, tarladan başlayarak sofraya kadar uzanan gıda arzı zincirinde hangi konulara öncelik verirdiniz?

Sunar yetkilerini seçmemizin iki dayanağı vardı:  Biri, tarla-odaklı büyük arazilerde gıda arzına katkı yapmaları, diğeri gıda işleme ve dağıtım sürecinin değişik eşiklerinde etkinliklerini sürdürmeleri.

Sunar Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Mustafa Nuri Çomu, sistemin değişik aşamalarında eli taşın altındaki insanların yaşadıkları deneylerden elde ettikleri deneyim birikimi beş öncelikli sorun ve çözüme odaklanıyor:

  • Ülkemizde uygulanan “kotalara” sahada eli taşın altında olanların ayrıntılı biçimde dinlenerek karar verilmesi gelişmelerin önünü açabilir.

  • Gıda ürünleri arzı ile ilgili oluşmuş “saptırılmış algılar” toplumsal gücün sektörün arkasında durmasını engellemektedir.

  • Sektörün gelişmesi önemli ölçüde “Ar-Ge”  ve “İnovasyon” yatırımlarına bağımlıdır; uzun soluklu ve doğru ölçeklendirilmiş teşvik politikaları, araç-gereçlerine ihtiyaç vardır.

  • “İyi tarım uygulamalarını”, kavramın içeriğini iyi anlayarak ve yapısını oluşturan bileşen ve bağlamların ekosistemini dikkate alan bir kavrayışla ele almak gerekiyor.

  • Gıda arzı güvenirliliği için tarımsal üretim ve toplumsal gelişmede ülkemizin yaşadığı büyük dönüşümü dikkate alan yeni bir üretim yapılanmasını, yapıların içine yaşam katacak insan kaynağını ciddi uzun vadeli planlarla yönetmek gerekiyor.

Firma ölçeğinde toprağın korunması, toprak kalitesinin artırılması, gıda güvenirliliğini artıran toprak-bitki etkileşimini güçlendirecek yatırımların yapılması önemine güçlü vurgu yapılıyor. Ayrıca gıda işleme süreci kadar lojistik altyapıların yeterliliği ve tarladan sofraya giden sisteminin  “bütün olarak” değerlendirilmesi de ülkemizin önemli bir ihtiyacı olarak öne çıkıyor.

Gıda maddeleri üretimi, işlenmesi, dağıtımı süreçlerini analiz etmeden bilgiye dönüşmemiş malumatla popülist bir anlayışla  “kitle algısı” yaratılmış olması da gelişmenin önünde büyük engellerden biri olarak değerlendiriliyor.  “Gerçek” ile “saptırılmış algı” arasındaki büyük uçurumu ortadan kaldırmak için devlet ve gıda işiyle uğraşan iş dünyasının bir  “rasyonel otorite” oluşturması isteniyor: Hollanda örneğinde olduğu gibi bu konuda son sözü söyleyecek ihtisas üniversitesi oluşturulması çoğunluğun fikri.

Ülkemizin birçok sorunu gibi  “gıda arzı güvenirliliği” yaratmak için de  “günlük siyaset üstü tarım politikası geliştirilmesi” çok değişik iş insanının özlemi ve önerisi olarak karşımıza çıkıyor.

Kaynak: Ekonomim

Başa dön tuşu