Küresel enerji dönüşümü hız kazanıyor, hedefler yeterli değil

DNV’nin 2025 Enerji Dönüşümü Görünümü (Energy Transition Outlook 2025) raporu, fosil yakıtların hızla azalacağını ve yenilenebilir enerji kaynaklarının payının artacağını ortaya koydu. Ancak rapora göre mevcut dönüşüm hızı, küresel sıcaklık artışını 2°C’nin altında tutmak için yeterli değil; 2100 yılına kadar sıcaklık artışının 2.2°C’ye ulaşabileceği öngörülüyor.
DNV raporuna göre, küresel elektrik talebi 2060 yılına kadar mevcut seviyelerin yüzde 120 üzerine çıkacak ve toplam enerji talebinin yaklaşık yüzde 43’ünü karşılayacak. Fosil yakıtların elektrik üretimindeki payı ise yüzde 59’dan yüzde 4’e gerileyecek. Bu durum, enerji sektöründe köklü bir dönüşümün sinyalini veriyor.
Güneş ve rüzgâr enerjisi, 2060 itibarıyla küresel birincil enerji arzının üçte birinden fazlasını karşılayacak. Fosil yakıtların yerini alacak bu artış, ancak rapora göre, dönüşümün hızı hâlâ küresel hedeflerin gerisinde kalacak.
Rapor, yapay zekâ destekli veri merkezlerinin elektrik talebinin 2030 yılına kadar on kat artacağını öngörüyor. Ancak bu artış, küresel elektrik tüketiminde 2040 yılına kadar yalnızca yüzde 3’lük bir paya sahip olacak.
Karbon yakalama ve depolama kapasitesinin 2030 yılına kadar dört katına çıkması bekleniyor. CCS teknolojisi, fosil yakıt kullanımının azaltılmasında kritik bir rol oynayabilir ve enerji dönüşümünü destekleyen önemli bir araç olarak öne çıkıyor.
Enerji güvenliği önlemleri, enerji ithalatı yapan ülkelerde emisyonları azaltırken, enerji ihracatı yapan ülkelerde emisyonların artmasına yol açabiliyor. Örneğin, Çin ve Hindistan’da iç enerji üretimi artırılırken, emisyonlar da yükseliyor.
Türkiye, yenilenebilir enerji kapasitesini artırmak için çalışmalarını sürdürüyor. Ancak fosil yakıtların payı hâlâ yüksek ve enerji dönüşüm hızı, küresel hedeflerin gerisinde kalıyor. Uzmanlar, Türkiye’nin 2060 yılına kadar net sıfır emisyon hedefini yakalayabilmesi için daha hızlı ve etkili politikalar geliştirmesi gerektiğini vurguluyor.
Rapordaki diğer önemli bulgular ise şöyle:
- Yapay zekâ önemli bir enerji tüketicisi olarak ortaya çıkıyor, ancak 2040 yılında küresel elektriğin yalnızca yüzde 3’ünü tüketecek. Veri merkezi enerji kullanımı 2040 yılına kadar beş katına çıkarak küresel elektriğin yüzde 5’ine eşit olacak. Bunun yüzde 3’ü yapay zekâ, yüzde 2’si ise genel amaçlı veri merkezleri için.
- Bölgesel olarak büyük farklılıklar var; Kuzey Amerika’da (ABD ve Kanada) 2040 yılındaki pay tüm elektriğin yüzde 16’sı olacak ve bu payın yüzde 12’si yapay zekâya ait olacak.
- Küresel CO2 emisyonları bugünden 2050’ye kadar yüzde 43 oranında azalacak ve 2090’dan sonra net sıfıra ulaşması bekleniyor. 1,5°C için belirlenen karbon bütçesi 2029’da, 2°C için belirlenen bütçe ise 2052’de tükeniyor. Küresel ısınmayı geçici bir aşırı ısınma olmadan 1,5°C ile sınırlamak artık mümkün değil.
- Elektrik, yüksek bir hızla büyüyor ve yeşilleniyor. Küresel elektrik üretiminin, bugün toplam enerji talebinin yüzde 21’i olan payının 2060 yılına kadar yüzde 120 artarak yüzde 43’e ulaşması ve 2025 yılına kadar 50 milyon elektrikli araç (BEV) hedefine ulaşması bekleniyor.
- Küresel güneş PV kapasitesinin bu yıl 3 bin GW’ın üzerine çıkması bekleniyor. Çin, Avrupa’dan iki kat daha fazla kapasite kurmuş durumda.
- Güneş panelleri ve pillerinin düşen maliyetleri, sayaç arkası (BTM) çözümlerini birçok hane ve işletme için cazip hale getirdi. BTM, 2060 yılına kadar üretilen tüm güneş enerjisinin yüzde 30’unu ve toplam enerjinin yüzde 13’ünü temsil edecek.
DNV raporu, küresel enerji dönüşümünün hız kazandığını ancak yeterli olmadığını ortaya koyuyor. Hükümetler, sanayi ve toplumun daha cesur ve kararlı adımlar atması gerekecek. Aksi takdirde, iklim hedeflerine ulaşmak mümkün olmayacak.